Halkın %10’unun işsiz olduğu bir ülke…
Halkın minimum gelir düzeyine oranla Türkiye İstatistik
Kurumu’nun verdiği verilerin altında bir hayata mahkûm edildiği, teoride açlık sınıflandırılmasına bile giremediği bir ülke...
Zengin-yoksul uçurumunda Dünya listesinde ilk üçü zorlayan bir
ülke…
Basın özgürlüğü konusunda World Press Freedoom adlı kuruluşun verilerine göre Türkiye’nin basın
özgürlüğünde sınıfta kaldığı ve 180 ülke sıralamasında 154 sırasında yer aldığı
bir ülke…
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yapmış olduğu araştırmada
Türkiye’nin notunun epey aşağıda olduğu bir ülke…
İş güvenliği ve iş hukukunun korunması, sendikal düzenin
teşviki gibi konularında milletvekillerinin veya bakanların işçiyi değil
işvereni koruduğu (aşikâr deliller) bir ülke…
Gereksiz bütçe harcamalarının ve israfın Cumhuriyet
tarihinde görüşmemiş bir anlayışla kullanılması, bununla birlikte yandaş ve adam
kayırmacılığı düzeninde devletin malının, imkânlarının hunharca kullanıldığı
bir ülke…
Hukuk ve kolluk güçlerinin kişisel menfaat ve saltanatı korumada
kullanıldığı bir ülke…
Hukuk organlarına sahip olmaya çalışan bir iktidarın,
kendisine muhalif gördüğü kişi veya kurumu yıpratmak veya yok etmek için basın
ve kamu yollarını kullandığı bir ülke…
Halkın refah ve yaşam seviyesini düşündüğümüzde bir cumhurbaşkanının
çok gerekli gördüğü bir Saray+camii silsilesi ile 1,4 milyar lira tutarında bir
harcama yaptığı bir ülke…
Kamu ihalelerinin iktidarın yakın gördüğü kurumlara
verilmesi bununla birlikte rüşvet zincirinde bakanların, milletvekillerinin, oğullarının, uzak veya yakın
akrabalarının evlerinde para sayma makinelerinin çıktığı bir ülke…
Rüşvetin, yolsuzluğun açık ve net olduğunun belirlendiği
fakat bu suçların işlenmesinin önemli olmadığı, bunun ötesinde saltanatı ve
adamcılığı, kayırmanın, korumanın önemli olduğu bir ülke…
Yaşanan maden cinayetinde dönemin başbakanının bunun normal
olduğunu, tabiat gereği yaşandığını diyebildiği ve akabinde 1800’lerden
örnekler vererek sorumluğu üstlenmediği, ilgili bakanların hiçbirinin bile istifa
etmediği bir ülke konumundayız.
Birileri itibarı şu sarayla yükseltmeyi düşünüyorsa o halde Türkiye’nin
binlerce hatta milyonlarca daha saraya ihtiyacı vardır demektir.
No comments:
Post a Comment